HERŞEY TÜRKİYE İÇİN!
  GRUP TOPLANTISI 4
 

İL BAŞKANLARI TOPLANTISI (4 TEMMUZ 2008)

Değerli Arkadaşlarım

Sizleri yine böyle bir anlamlı buluşmada en kalbi duygularımla selamlıyorum.

Sizlerin şahsında yediden yetmişe bütün milletimizi sevgiyle selamlıyorum.

Ak Parti’yi kurduğumuz günden beri periyodik olarak düzenlediğimiz bu toplantılarımızın hepsinde dikkat ederseniz bütün mesajlarımızın esası Türkiye oldu, ülkemize ve milletimize hizmet oldu. 

Bugünkü toplantımızın temel vurgusu da Türkiye’dir, Türkiye’ye hizmettir.

Şehirlerimizin kalkınması, adaletsizliklerin giderilmesi, ülkemizin refahı ve huzuru siyasetimizin tek istikametidir.

Ak Parti, kendi varlık nedenini bu ülkeye kayıtsız şartsız hizmet aşkıyla tanımlayarak yola koyulmuş, bu istikamette yüzünün akıyla ülkemize hamdolsun büyük mesafeler aldırtmıştır.

Siyaset, tabiatı gereği zor, mesuliyetli ve meşakkatli bir iştir.

Siyaset kurumuna hariçten bakıp elini taşın altına koyma mesuliyetini üstlenmeyenler, genellikle siyaseti kolay zanneden bir tutum içindedirler.

Zaman zaman izleriz, görürüz, yazılı, görsel medyada da, herhangi bir yerde bir şey olsa, veya bir güzellik olsa hemen “Keşke bundan siyasetçiler de nasibini olsa” diye hemen siyasetçilere bir şeyler atıverirler. Hep geçmişten bu yana bu böyle oldu. Ne yazık ki ama ülkemizin içerisinde bundan nasibini almayan kendi meslektaşlarını hiç göremezler. Veyahutta bu meslektaşların  Türkiye’yi nerelerden nereye getirdiğini hiç görmezler, göremezler.

Onlara aslında “Dönüp şöyle bir aynaya bakın da kendinizi bir görün” dememiz gerekiyor. Çünkü ülkemizin hiçbir zaman olumlu yanını değil de hep bardağın boş yanını göstermekle kendilerini görevli telakki ederler. Ve böyle addettikleri içindir ki, devamlı, maalesef gölgeler altında bir yaşam sürmeye devam ederiz.

Aslında siyaset güçlü bir irade, sağlam bir program, dürüst bir kadro olduğu kadar, size muhalefet edenlerin, sizin gibi düşünmeyenlerin de hukukunu güvenceye alacak kadar toplumun tamamının hukukunu korumayı gerektirir.

Hiçbir siyasi başarı tesadüflerin eseri değildir.

Özellikle AK Parti gibi hükümetteyken oylarını artırarak ikinci kez iktidara gelebilen siyasi hareketlerin başarısı büyük bir emeğin, ciddi bir çalışmanın ürünüdür.

Siyaset, sorunlara çözüm üretme, milleti bir bütün olarak kucaklama sanatıdır.

Her zaman söylüyoruz… “AK Parti efendim işte 22 Temmuz akşamı Sayın Başbakan’ın yaptığı konuşma sadece orada kaldı, maalesef ondan sonra buna uyulmadı” gibi bir argüman üretildi son zamanlarda dikkat ederseniz ve bu da ne yazık ki kasıtlı bir argüman. Niye? Çünkü biz o akşam yaptığımız konuşmayı bir milat kabul ederek yapmadık. Biz o güne kadar yaptığımız icraatların o akşam bir dile getirilmesini, tekrar edilmesini sağladık ve ondan sonra da yine aynı şekilde bu sürece devam ediyoruz.

Zira bizler hiçbir zaman bu ülkede ayrımcılığın tarafı olmadık. Ben iş yerime sakallı veya bıyıklı olanı asla almam diyenlerden yana olmadık. Bunlar ayrımcılığın ta kendisidir. Bugün dünyanın neresinde böyle bir anlayış var? Böyle bir ilkel anlayış var? Kendi insanları arasında böyle bir ayrımcılığı yapmanın sosyolojik anlamda bir tanımı olabilir mi? İnsana bakışın böyle bir tanımı olabilir mi? Ve bu insanlar düşünebiliyor musunuz bu ülkede birçok şeylerin -ne yazık ki- konuşulduğu zaman, güya kendilerine saygı duyulduğunu zannediyorlar.

İşte bu insanların bu ülkede evet primi yoktur. Bunu böyle bilmeleri lazım. Karşılığı yoktur. Bunlar ancak kendi lobilerinde kalırlar. Zira bu insanlar asla benim vatandaşlarım arasında kendilerine o arzu ettikleri sevgiyi, o arzu ettikleri saygıyı bulamazlar. Eğer bunu ben söylüyorsam ve burada eğer bana taraf deniyorsa evet ben bu anlamda tarafım, bu anlamda tarafım. Niye çünkü benim vatandaşlarımın arasında böyle bir ayırımı yapma hakkına kimse sahip olmamalı.

Çünkü bu milletin evlatlarının eli öpülür, bu milletin evlatlarını her zaman olarak hep birlikte kucaklayacaksınız. İşte AK Parti 81 vilayette vatandaşlarını kucakladığı için, 80 vilayetten milletvekili çıkarmıştır. Bunun sebebi budur. Ve hamdolsun bugüne kadar da bu sadece AK Parti’ye nasip olmuştur. Hep ne dedik? 81 vilayetin hepsinde bunu başarmak… Niçin? çünkü biz “780 bin kilometrelik vatan topraklarına hizmet etmenin bahtiyarlığını yaşıyoruz ve bunu başaracağız” dedik. “Batıyla doğu arasındaki ayrımları ortadan kaldıracağız” dedik. “Kuzey güney ayrımlarını ortadan kaldıracağız” dedik. “Etnik milliyetçilik bizim ülkemizde asla geçerli olmayacak” dedik. “Bu ülkede Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını yegane hakim unsur olarak kılacağız dedik” ve bunun mücadelesini verdik.

 Ve AK Parti sorun çözen, hizmet üreten, icraat yapan, bütün Türkiye’yi aynı samimiyetle kucaklayan siyaset tarzıyla bu başarıyı yakalamıştır.

Evet, gönlünüzün ne kadar açık olduğu,

Hakkaniyet duygunuzun ne kadar geliştiği,

Toplumun bütün kesimlerini ne kadar kucakladığınız,

Muhataplarınızı, muhaliflerinizi, hatta muarızlarınızı ne kadar doğru anladığınız ve onların seslerine içtenlikle ne kadar kulak verdiğiniz her gün, her an, her olayda test edilir.

Siyasetçi her an imtihandadır. Ama bu beyefendiler her an imtihanda değil. Farkımız bu.

Size oy verenler kadar size oy vermeyenler de adım adım yürüdüğünüz çizgiyi takip ederler.

AK Parti olarak biz, bize oy verenlerin sadece hizmetkarı değiliz, biz bize oy vermeyenlerin de hizmetkarıyız. Bizim farkımız bu.

Ve toplumun tamamının haklarını korumayı şiar edinmiş, bütün icraatıyla bunu ispat etmiş bir siyasi kadroyuz.

Her zaman söylüyorum, belediye başkanlığı yapmış bir insanım ve belediye başkanlığı yaptığım zaman farklı iktidarlarda çektiğim çileyi bilirim. Ve AK Parti’yi kurduğumuz zaman da yine aynı şekilde maalesef farklı iktidarların -şu anda parlamentoda olan iktidarlar da buna dahil- o farklı iktidarların bizim partimizin yönettiği belediyelere nasıl ayrılık ve ayrıcalık gösterdiklerini bilirim. Olumlu tarzda değil olumsuz. Ve hiç para alamayan belediyeler bilirim. Tamamiyle devlete olan borçlarına mahsuben bütün onlara verilmesi gereken para kesilmiştir.

Biz bu acıyı iyi bildiğimiz için geldik ve dedik ki; “Yüzde 40’tan fazla kesinti yapmayacaksınız, yüzde 60’ını gidip belediyelere, ayrımsız, hiçbir ayrıcalık kimseye tanımadan, AK Parti şu bu ayrımı yapmadan vereceksiniz.” Kimse şunu ispat edemez, “Hayır bizim belediyemizin parasının tamamı kesiliyor” veya “bize yüzde 40’tan fazla kesinti yapılıyor” diyemez. Bakın bu kadar açık konuşuyorum. Niye? Çünkü bu ülkedeki 3200’ü aşkın belediyenin tamamı bu ülkenin evlatlarına hizmet veriyor, bu topraklara hizmet veriyor.

Ve yüzde 40 kesinti borçlarına mahsuben, yüzde 60 kendilerine her ay verilir. Hazineyle sıkıntısı olanların durumu çok daha da farklı. Onlara bu noktada çok daha da iyilikler gösterilmiştir. Niçin bunları yapıyoruz? Vatanımıza olan sevgimiz farklı, milletimize olan sevgimiz farklı da onun için. İstiyoruz ki hangi partiden olursa olsun bütün belediye başkanları bu vatanın evlatlarına aynı anlayışla yaklaşsın. Hizmetini yaparken bu anlayışla yapsın ve ülkemizin her yanı aynı anda yükselsin. Derdimiz bu ve bunu başardığımız zaman, işte Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ifade ettiği muasır medeniyetler seviyesinin üstündeki Türkiye’yi kurarız ve onu yaşarız.

Değerli kardeşlerim;

Bu kuşatıcı siyaset sayesinde yüreğimizi milletimize açtık ve bu sayede Türkiye’nin bütün bölgelerinde, bütün şehirlerinde milletimiz hamdolsun bizi bağrına bastı.

Başkaları gibi ihtilafların altını çizen bir siyaset yerine, her daim birlik noktalarımızı ön plana çıkararak bütün milletimizle birlikte yürümeyi seçtik.

Türkiye’nin problemlerinden beslenen değil, problemleri çözen bir siyaset izledik.

Hakkaniyet ölçülerini çiğneyen eleştiriler, karşılaştığımız zorluklar ve engellemeler istikametimizi asla değiştirmedi.

Hiçbir hadise, hiçbir olumsuzluk, ülkemizin bütünlüğünden, milletimizin yüksek menfaatlerini takip etmekten bizi bir adım geri bırakmadı.

Türkiye’nin dünyaya verdiği fotoğrafı daima göz önünde tuttuk ve hiçbir zaman ülkemizin elini zayıflatan bir politik tutum içinde olmadık. 

Uluslararası ilişkilerden ekonomik büyüme hedeflerimize kadar bütün milli menfaatlerimizin sadakatle takipçisi olduk.

İhtilafların değil, daima birliğin, husumetin değil daima kardeşliğin sesini yükselttik ülkemizde.

Meşru demokratik siyaseti gölgelemeye çalışanlar,

Gölgelerden, korkuluklardan medet umanlar, 

Türkiye’nin dünyaya bir kaos fotoğrafı vermesini isteyenler,

Ülkemizin medeni dünyadan tecrit edilmesini savunanlar,

Devletin toplum ile ihtilaflı olmasını  arzu edenler, geçmişte de olmuştur, ama unutmayın yarın da olabilir.

Biz şartlar ne olursa olsun hizmet yolculuğumuzu aynı azim ve kararlılıkla sürdüreceğiz.

Türkiye, AK Parti iktidarıyla birlikte Cumhuriyetimizin çağdaşlaşma hedeflerine her zamankinden daha fazla yaklaşmış, ciddi bir değişim ve dönüşüm sürecine girmiştir.

Beş buçuk yıldır ülkemizin gelişmesi ve kalkınması, halkımızın yaşam standardının yükselmesi için büyük bir çaba harcıyoruz.

Son dönemde yaşananlar, bu büyük dönüşümün, bu büyük gelişimin değişim sancılarıdır aslında.

Yurtdışından Türkiye’ye bakanlar, yanlış bir kanaate sahip olmasın, “ne oluyor acaba kaygısına” kapılmasın.

Bir kez daha açıkça vurgulamak istiyorum:

Türkiye’de demokratik sistem kurum ve kurallarıyla çalışmakta, her şey hukuk kuralları içinde işlemektedir.

Türkiye, iç dinamikleriyle bu sancılı süreçleri atlatabilecek, sorunlarını çözebilecek bir tecrübeye, birikime sahiptir.

Kimsenin endişesi, kaygısı olmasın…

Değerli kardeşlerim,

AK Parti iktidarı, Türkiye’nin gelişim sürecini sürdürmek, demokratikleşme adımlarını hız kesmeden devam ettirmek iradesine sahiptir.

Güven ve istikrarı tesis etmek için yoğun emek sarfeden AK Parti, güven ve istikrar ortamını korumak için de sorumlu bir gayretin içersindedir.

Bizim için asıl olan milletle birlikte yürüdüğümüz şu ana yoldan sapmamaktır.

Gelişen olaylar karşısında tavrımızın değişmediğini görenler,

yine Türkiye’nin yollarında koştuğumuzu görenler,

yine Zonguldak’taki kömür işçilerinin meselelerini -yerin 564 metre derinliğinde ve 2500 metre yatay geçitte- evet o meseleleri nasıl halkımızla, işçimizle  takip ettiğimizi,

yine şehir şehir fabrikalar, okullar, hastaneler, yollar açtığımızı görenler,

yine Türkiye’nin tezlerini ve imkanlarını dünyaya anlattığımızı, hızımızı kesmediğimizi görenler, gelişen olaylar karşısındaki stratejimizi soruyorlar.

Söylüyorum:

Bizim temel stratejimiz, ülkemizi kalkındırmak, milletimizi sahil-i selamete ulaştırmaktır.

Türkiye’nin kazanmasından, milletimizin kazanmasından, bütün bunların dışında değerli kardeşlerim, vatanımızın her karışının bir diğerine göre farklı olmadığı günü görmekten  başka hiçbir emelimiz  yoktur.

Hiçbir zaman benlik meselesi yapmadık, hiçbir zaman dar politik mülahazalarla hareket etmedik, hiçbir zaman ülkemizi sıkıntıya düşürecek bir hesabın içinde olmadık.

Nasıl bugüne kadar sorumlu davrandıysak, sağduyuyla hareket ettiysek, bundan sonra da bu vakur duruşumuzu bozmayacağız…

Değerli Arkadaşlar,

Malumunuz olduğu üzere bu ülkeyi seven herkesin son derece dikkatli ve hassas davranması, toplumsal sağduyunun özenle korunması gereken bir dönemden geçiyoruz.

Türkiye’nin istikrarını kazandığı, her alanda büyük bir atılım hayata geçirdiği bir dönemde yaşadığımız olaylar, milletimiz için elbette sıkıntılıdır.

Ancak her milletin tarihinde sonu düzlüğe ve ferahlığa çıkan böyle sancılı dönemler vardır.

Burada önemli olan her insanımızın sağduyulu davranması, bütün bu yaşananları aklıselim çerçevesinde değerlendirmesidir.

Burada duygusallık olamaz, burada duygusallıkla saldırılar olamaz, burada bu sürecin aklı selim ile takibi gerekir.

Bu sadece vatandaşlarımızdan değil, yetki ve sorumluluk sahibi her insanımızdan beklentimizdir.

Türkiye bir hukuk devletidir, demokratik bir ülkedir; demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir, hukukun üstünlüğü olmazsa olmazımızdır ve burada demokrasiye bağlı kalınarak bu zorluklar aşılacaktır, bundan hiç kimsenin şüphesi olmamalıdır.

Bu çerçevede, partimiz hakkında açılan kapatma davası sürecinin başından bugüne kadar hukuka saygı noktasında gösterdiğimiz dikkat ve hassasiyet herkese örnek olmalıdır.

Partimize yönelik suçlamalara güçlü itirazlarımız olduğu bir gerçektir.

AK Parti isminin bu davaya konu olan suçlamalarla birlikte anılmasını bile büyük bir hazsızlık olarak görüyor, buna inanıyoruz.

Ama hukukun bize tanıdığı cevap hakkını yine hukuki sınırlar içinde, hukukun gösterdiği istikamette kullanma yolundan da asla sapmadık, sapmıyoruz.

Değerli arkadaşlarım...

Son günlerde yaşanan sıcak gelişmeler de sağduyu içinde, soğukkanlılıkla izlenmelidir.

Hukuki süreç belli bir noktaya gelmeden, iddianame ortaya çıkmadan, savunmalar belli olmadan olayın spekülasyonlara açılmasını, mesnetsiz ve kaynağı belli olmayan bilgilerin ortada dolaşmasını doğru bulmuyoruz.

Başta medyamız olmak üzere herkesten ricam, hukuki süreci sıkıntıya sokacak, hukuki nezaketi zorlayacak tutum ve eylemlerden hassasiyetle kaçınmalarıdır.

Özellikle gerek asker gerek polis bütün güvenlik kurumlarımızı yıpratacak yorumlardan, haksız isnat ve eleştirilerden özenle kaçınmalıyız.

Cumhuriyetimizin her kurumu muteberdir, önemlidir ve yıpratılmamalıdır.

Adaletin tecellisi ve Türkiye’nin bu süreçten alnının akıyla çıkması, hepimizin ortak temennisi olmalıdır.

Hukukun ve demokrasinin kazandığı bir Türkiye, hepimizin ortak menfaatidir, milletimizin kazanımıdır.

Hukuk, demokratik bir toplumda bir arada yaşamanın ortak zeminidir; hukuku ayrıştırıcı değil, birleştirici bir araç olarak fonksiyonel kılmak hepimizin menfaatinedir.

Aslolan demokrasidir, demokratik hukuk devletidir.

Değerli kardeşlerim,

Burada, mahalli idarelerimiz açısından önem arzeden yeni hayata geçirdiğimiz bir hukuki düzenlemeden bahsetmeyi bugün ayrıca bütün bu konuların dışında önemsiyorum.

Bilindiği gibi AK Parti Hükümetleri döneminde, belediye ve il özel idareleri, anayasada öngörülen yerinden yönetim ilkesine uygun olarak yeniden düzenlenmiş ve daha demokratik, katılımcı ve şeffaf bir yönetim yapısına kavuşturulmuştur.

Bu çerçevede, Belediye Kanunu, Büyükşehir Belediye Kanunu, İl Özel İdaresi Kanunu ve Mahalli İdare Birlikleri Kanununu günümüz şartlarına uygun olarak yeniden düzenlenmiştir.

Bu kanunlarla mahalli müşterek nitelikli bütün hizmetler yerel yönetimlere devredilmiş ve yerel yönetimler üzerindeki gereksiz vesayet uygulamaları büyük ölçüde kaldırılmıştır.

Mahalli ihtiyaçları karşılama açısından belediye ve il özel idarelerinin yönetim kapasiteleri güçlendirilmiştir.

60. hükümet döneminde de mahalli idarelerin idari ve mali kapasitelerini artırma yönündeki çalışmalar aynı kararlılıkla devam ettirilmektedir.

Bakınız birçok riski göze aldık. Herkes biraz daha fazla oy alayım diye bir köyü, 250-500 nüfuslu bir yeri belediye yaparken; tam aksine biz bütün bunları birleştirmek suretiyle her şeyiyle altyapısı olabilecek “işte burası belediye” denilebilecek bir anlayışı ne yaptık, gündeme getirdik.

Muhalefet bağırdı çağırdı vesaire, ama biz dedik ki “Yanlış yapıyorsunuz. Bırakın bu popülizmi. Gelin ülkemizin menfaatine olacak, çağdaş, modern bir yerel yönetim anlayışını ülkemizde hakim kılalım. Bakın sonunda kazanan biz olacağız. Hep beraber kazanacağız. Türkiye kazanacak. Türk milleti kazanacak” dedik. Onlar yine muhalefet ettiler. Ama biz kararlıydık, yolumuza devam ettik. Aynı şeyi adalette yaptık. Adalet Bakanlığı olarak geçen dönemde bildiğiniz gibi -Cemil Bey’in Adalet Bakanı olduğu dönemde- bir çok yerdeki, değerli kardeşlerim, adliye -onlara saray demek tabi mümkün değil, yani merdiven altı adeta adliyeler- gibi buraları da büyük oranda kapadık. Niye? Çünkü buralarda adliye olmazdı.

Düşünebiliyor musunuz 5 kilometre, 10 kilometre, 20 kilometre ötede bu işin daha geniş manada geniş anlamda yapılabileceği yerler vardı. Ve bu değişikliği bir taraftan yaparken, diğer taraftan da fiziki noktada değişimler yaptık. Bakın 100’e yakın adliye sarayı kurduk. Niye bunları yapıyoruz? İstiyoruz ki fiziki imkanlar oluşturulsun ve adalet çok daha farklı zeminde, çok daha rahat zeminde her şeyiyle mükemmel bir şekilde işlesin. Ve bu adımları attık. Ve bütün yerel yönetimlerimizin imkanlarını geliştirelim istedik.

Anayasamıza ve Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartına göre, yerel yönetimlere görevleriyle orantılı gelir kaynakları sağlanması zorunludur dedik.

Bu çerçevede, genel bütçe vergi gelirlerinden büyükşehir belediyelerine ayrılan pay oranı, 2004 yılında çıkardığımız 5216 sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu ile % 4,1’ den % 5’e çıkarılmıştır.

Diğer taraftan, genel bütçe vergi gelirlerindeki artışa paralel olarak mahalli idarelere aktarılan pay miktarı 2002 yılından beri sürekli artmıştır.

2002 yılında 4,7 milyar,

2003 yılında 5,3 milyar,

2004 yılında 7,9 milyar,

2005 yılında 10,1 milyar,

2006 yılında 10,9 milyar,

2007 yılında ise 13,2 milyar YTL mahalli idarelere aktarılmıştır.

Dikkat ederseniz sürekli olarak bir artışın olduğu anlayış bu, AK Parti’nin yerel yönetimlere bakış anlayışıdır.

Son olarak, İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde 2 Temmuz günü kabul edilmiştir.

Bu kanun ile daha önce pay matrahına dahil edilmeyen petrol ürünleri, alkollü ve gazlı içecekler ile motorlu taşıtlar üzerinden alınan özel tüketim vergileri pay matrahına dahil edilmiştir.

Kanun, 2008 yılının tamamında uygulanmış olsaydı, mahalli idarelere gönderilen toplam pay miktarı yaklaşık olarak 19 milyar YTL olarak gerçekleşecekti.

Bu miktar, 2007 yılında gönderilen pay miktarlarına göre ortalama % 44 artışı ifade etmektedir.

Artış oranı;

il özel idarelerinde % 56,

belediyelerde % 42,

büyükşehir belediyelerinde ise % 36’dır.

Ayrıca, payların dağıtımında sadece nüfus kriterinin esas alınmasını öngören uygulamaya son verdik. Yeni dağıtım kriterleri getirdik ki daha adil olsun.

Nüfus kriterine ilave olarak belediyelerde gelişmişlik endeksi, il özel idarelerinde ise kırsal alan nüfusu, köy sayısı ve illerin yüzölçümü gibi yeni kriterler getirmiş olduk.

Yeni pay dağıtım sistemi, az gelişmiş bölge ve illerimize daha fazla kaynak transferi sağlayarak bölgeler arası gelişmişlik farklarını İnşallah ortadan kaldıracaktır.

Değerli arkadaşlar,

Bu kanunla nüfusu 10.000’in altındaki belediyelerin mali yönden desteklenmesi amacıyla denkleştirme ödeneği uygulaması da getirilmektedir.

Bakınız bunlar hep ilk defa oluyor.

Ayrıca, belediye başkanlarının bakanlıklar arasında kapı kapı dolaşarak ek kaynak aramasına yol açan kötü uygulamalar da denkleştirme ödeneği ile tarihe karışmaktadır.

Mahalli hizmetlerde aksamaya yol açan kesinti uygulamaları da kaldırılmakta ve sağlam bir hukuki zemine oturtulmaktadır.

Paylardan yapılacak her türlü kesinti toplamı, yüzde 40 ile az önce de söylediğim gibi sınırlandırılmaktadır.

Getirilen bir başka önemli yenilik de emekli keseneklerinin ve SSK primleri ile çalışanların maaş ve ücretlerinden kesilen vergilerin kaynakta kesilmesi imkanı getirilmek suretiyle çalışanların hakları da güvence altına alınmaktadır.

Neticede bu kanunla;

bölgesel gelişmişlik durumları dikkate alınarak daha az gelişmiş il özel idaresi ve belediyelere daha fazla kaynak transferi sağlanmakta,

yerel yönetimlere genel bütçe vergi gelirleri üzerinden ayrılan pay miktarları ortalama yüzde 44 oranında artırılmakta,

pay dağıtım sistemi basit, kolay ve anlaşılabilir hale getirilmekte,

mahalli idarelere anayasada öngörüldüğü gibi görevleri ile orantılı gelir kaynakları sağlanmakta,

yerel yönetimlerin idari ve mali kapasiteleri güçlendirilmektedir.

Yapılacak her türlü kesinti miktarı gönderilecek payı, bir defa kesinlikle  yüzde 40’ı ile sınırlandırılmaktadır.

Böylelikle Hükümetimiz, mahalli idarelerin güçlendirilmesini esas alan idare anlayışı istikametinde, önemli bir adım daha atmış bulunmaktadır.

Değerli Arkadaşlar,

Bize düşen Türkiye’nin gelecek hedeflerinden gözümüzü ayırmamaktır.

Özgür, demokratik, müreffeh Türkiye idealine sımsıkı sarılmaktır.

Cumhuriyetimizin 100. yılına hazırlanan Türkiye Cumhuriyeti, demokrasi yolunda tek bir adım İnşallah geri atmayacaktır.

Durmadan dinlenmeden Türkiye’yi gelecek ideallerine taşıyacağız.

Ben Bu inançla hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyor, tekrar Genişletilmiş İl Başkanları Toplantımızın hayırlara, yeni bir dinamizme vesile olmasını Allah’tan temenni ediyorum.

 
  Bugün 6706 ziyaretçi (12303 klik) kişi burdaydı!  
 
AKPARTİ43@HOTMAİL.COM Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol